
Laboratuvar Güvenliği
Hababam sınıfı denildiğinde çoğu insanın aklına ilk gelen sahne laboratuvarda patlama sahnesi olmaktadır. İzlediğimizde yüzümüzde gülümseme bırakan bu olay maalesef gerçek hayatta yerini korku ve paniğe bırakmaktadır.
Birçok önemli araştırmaların ve buluşların yapıldığı laboratuvarlar, gerekli önlemler alınmadığında veya laboratuvar kurallarına uyulmadığında istenmeyen olayların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle böylesi üzücü olayların yaşanmaması için laboratuvar ortamında uymamız gereken güvenlik kurallarını ve güvenlik işaretlerini bilmek gerekir.
1- Laboratuvar Kuralları
Laboratuvara gittiğimizde uymamız gereken kuralları şu şekilde sıralayabiliriz.
- Laboratuvar önlüğümüzü giymek: Bu durum giysilerimizin zarar görmesini engelleyecektir.
- Cihazları ve mazemeleri kurcalamamak: Laboratuvardaki cihazlar pahalı ve hassastırlar ayrıca çoğu cihaz bazı işlemleri yerine getirmek amacıyla programlanmışlardır. Bunları gelişi güzel kurcalamak cihazların zarar görmesine ve programlarının bozulmasına neden olabilir.
- Kimyasalların tadına bakmamak veya koklamamak: Laboratuvardaki birçok kimyasal sağlık açısından tehlikelidir. Bunları koklamak veya tadına bakmak ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
- Laboratuvarda koşmamak: Koşmak cihazlara zarar vermenize ya da kimyasalların düşerek size zarar vermesine neden olacağı için bu ortamda sakin hareket etmek gereklidir.
- Laboratuvar gözlüğü takmak ve eldiven kullanmak: Asit gibi maddeler ile çalışılacaksa önlük ile beraber eldiven ve gözlük kullanmak ellerimizin daha önemlisi gözlerimizin zarar görmesini engelleyecektir.
- Çıkışta gerekli kontrolleri yapmak: Çıkışta kimyasalları açıkta bırakmadığımızdan, camları açık bırakmadığımızdan ve kullanılmayacak cihazların kapalı olduğundan emin olmalıyız.
Laboratuvarda özellikle kimyasalların üzerinde bazı uyarıcı semboller bulunmaktadır. Bu semboller o maddenin nasıl kullanılacağını ve zararları hakkında bilgiler vermektedir. İyi bir laboratuvar çocuğu bu sembollerin anlamlarını bilir ve ona göre önlemlerini alır.
Hadi bizlerde iyi bir laboratuvar çocuğu olalım 🙂
Temel Uyarıcı İşaretler






İnsan çevresinden bağımsız değildir ve çevremizde yer alan element ve bileşikler farklı oranlarda bizim de vücudumuzda bulunmaktadır. Bu nedenle beslenirken bizler de diğer canlılar gibi çevremizden faydalanmak zorundayız fakat bu maddeleri bilinçsizce ve aşırı kullanmak hem canlılar üzerinde hem de çevremiz üzerinde bazı etkilere neden olmaktadır.
Şimdi bu element veya bileşiklerden biraz bahedelim;
a- Sodyum (Na): Yemek tuzunda ve birçok bileşikte bulunan sodyum, eksiklik veya fazlalılığında canlı metabolizması üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri olan bir mineraldir.
Fazlaca sayıda araştırmalara konu olan bu element, kan basıncının (tansiyon) düzenlenmesi ve sinir sistemimizin çalışmasında görev almasının [1, 2] yanında inşaat sektöründe veya bazı hayvanların et ve yumurta miktarının arttırılmasında da kullanılmaktadır [3, 4].
b- CO2 (Karbondioksit): Oksijenin solunum sonucunda karbondioksit gazına dönüştüğünü biliyoruz fakat karbondioksit gazı sadece solunum yoluyla mı oluşur?
CO2 gazı atmosferde çok az bulunan ve fotosentez için gerekli bir gazdır solunum yoluyla üretilen bu gaz fotosentez ile tekrar oksijen gazına ve besine dönüştürülür böylece karbondioksit oranı hep belirli bir seviyede kalır ama bu oranın aşırı artması veya düşmesi beraberinde bazı olumsuzlukların meydana gelmesine neden olur.
Karbondioksit ısı tutucu özelliğe sahip gazlardandır ve bu gazlara sera gazları denilmektedir. Bu nedenle bu gazın aşırı azalması küresel sıcaklığın aşırı azalmasına (buzul çağı), artması ise küresel ısınmaya neden olur. Özellikle son 200 veya 300 yıldır fosil yakıtların aşırı kullanılması ile CO2 oranı giderek artmış ve dünyamızı küresel ısınma tehdidi ile karşı karşıya bırakmıştır.

c- NO2 (Azotdioksit): Fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan zehirli ve sera etkisine sahip bir gazdır. Bu gazın aşırı salınması tıpkı kardeşi karbondioksit gibi küresel ısınmaya neden olmaktadır. Ayrıca havadaki NO2 gazı yağmurlarla birleşerek asit yağmuru şeklinde –HNO3 (Kezzap)– yer yüzüne düşer.
d- SO3 (Kükürt trioksit): Su ile tepkimeye girdiğinde sülfürik aside dönüşebilen zehirli bi maddedir. SO2, NO2 ve CO2 gibi asit yağmurlarına neden olan gazlardandır.
e- CO (Karbonmonoksit): Fosil yakıtların iyi yanmaması sonucu ortaya çıkan çok zehirli bir gazdır. Soba zehirlenmelerine neden olan bu gazdır.
CO solunduğunda kandaki oksijen ile birleşerek CO2‘ye dönüşür böylece bunu soluyan kişi oksijen yetersizliğinden ölebilir.