Açgözlü Kuyumcu Çok eski zamanların birinde, Bağdat’ta sözüne ve işine güvenilir bir kuyumcu yaşarmış. Yaptığı altın takılar, işlediği mücevherler dilden dile dolaşır, zamanın hükümdarları bile buradan takı almak için sıraya girerlermiş hatta bir defasında Hindistan padişahının, eşine hediye etmek için kendisinde bulunan bir kolyeye talip olduğu ve bu kolye için kırk deve yükü Hint kumaşını aylar süren seyahat sonucunda ona ulaştırdığı, kuyumcunun ise bunu beğenmeyip kolyeyi vermediği söylenirmiş. Gel zaman git zaman, halk kuyumcudan bahsettikçe kuyumcu da zamanla değişmeye başlamış çünkü her insanın bir zayıf yönü vardır. İlk zamanlarda zayıf yönü baskın olmamasına karşın ünü arttıkça içindeki dünya malına düşkün olma arzusu da artıyormuş. Bir defasında gururlanarak; “Var mı acaba benim kadar maharetli bir kuyumcu bu dünyada? Baksana benim için hükümdarlar bile sıraya giriyor” diye düşünmüş. Günler böyle geçedursun, günün birinde Pers Sultanının kızı Şehrazat, kuyumcuya bir elçi yollamış. Elçi uzun bir yolculuğun ardında kuyumcunun dükkanına varıp selam vermiş. Sonrada Şehrazat’ın mesajını kuyumcuya aktardıktan sonra devamla demiş ki; “Şehrazat, sizden Hindistan Padişahına vermediğiniz kolyeyi satın almak istiyor. Karşılığında da seksen deve yükü kıymetli kumaş teklif ermektedir.“ Kuyumcu şaşırmış “Seksen deve yükü ha!” diye mırıldanmış fakat yine de kolyeyi verme taraftarı değilmiş ama seksen deve yüklü hediyeleri de kaybetmek istemiyormuş. Bir çare bulmalıyım derken aklına şöyle bir fikir gelmiş; “Ben bu kolyenin bir benzerini yapsam fakat saf altın kullanmasam, bunun saf olmadığını kim bilecek ki? Böylece hem kolyeyi vermemiş olurum hem de hediyeleri kaybetmem!“ Bu fikir kuyumcunun hoşuna gitmiş sonra elçiye dönerek; “Şehrazat’ın emri başımın üzerine fakat bana bir hafta müsaade edin size kolyeyi bir hafta sonra veririm” demiş. İsteği kabul edilince de bir hafta boyunca gece gündüz çalışıp kolyenin bir benzerini yapmış fakat, aç gözlülüğüne yenik düşerek erittiği altın tozunun içine farklı maddeler katmış. Bir taraftan kolyeyi işlerken, diğer taraftan “Ben ne kadar zekiyim! Saf altın kullansaydım çok param gidecekti ama böylece daha ucuza hallettim işi!” diyormuş ayrıca yapılan her işi gören Yaratıcıyı aklına bile getirmemiş. Bir haftanın sonunda kolyesini tamamlayan kuyumcu elçiye kolyeyi teslim ederek seksen deve yüklü değerli kumaşları almış. Elçi ve askerleri kolye ile beraber ülkesine geri dönüp Prensesin huzuruna çıkmış ve takıyı takdim etmişler. Kolye gerçekten de söylendiği kadar güzel ve parlakmış öyle ki saraydaki herkesin gözleri kamaşmış. Yalnız sarayın baş kuyumcusu bu işten pek şüphelenmiş! “Kuyumcu kolyeyi nasıl olur da bu kadar kolay verebildi” diye kendi kendine sormuş çünkü diğer kuyumcunun bu kolyeyi neredeyse canından bile çok sevdiğini biliyormuş. Bu sebeple Şehrazat’ın huzuruna çıkarak; “Prensesim, ben bir zamanlar o kuyumcunun çırağıydım. O zamanlar kolyeye bakmışlığım vardır ayrıca özelliklerini de iyi bilirim müsaade ederseniz kolyeye birde ben bakabilir miyim?” demiş. İzin verilince de kolyeyi alıp tartmış gördükleri karşısında gözleri fal taşı gibi açılmış! “Bu” demiş, “Bu kolye sahte!” hemen eline bir çakı alıp kolyeyi kazımış ve sarı tabakayı sıyırmış ve alt kısımdaki kara lekeleri görüp Şehrazat’a göstermiş. Durumu öğrenen Şehrazat küplere binmiş tabi! Hemen kolye ile beraber bir elçiyi zamanın adil hükümdarı olan Harun Reşid’e yollamış. Harun Reşid çok adil bir hükümdarmış. Elçi gelip olan biteni kendisine iletince Padişah hiddetlenerek askerlerini kuyumcuya yollamış ardından da kuyumcuyu derhal huzuruna aldırmış. O’na böyle bir şey yapıp yapmadığını sormuş. Kuyumcu başta inkar etse de kararmış kolyeyi ve çırağını görünce yaptıklarını itiraf etmek zorunda kalmış. Bundan sonra hükümdar kuyumcudan gerçek kolyeyi alarak Şehrazat’a yollamış. Kuyumcuya da ülkesinin itibarını zedelediği ve insanları aldattığı için büyük bir ceza vermiş. Böylece kuyumcu hem mallarını kaybetmiş hem de itibarı zedelendiği için kimse ondan alışveriş yapmaz olmuş. O günden sonra insanlar bir şey sattıkları zaman kuyumcunun akıbetine bakıp, her şeyi gören Yaradanı aklından çıkarmamış. |
Saf Maddeler

A grubundaki gibi tek çeşit yapılardan meydana gelen maddelere saf madde diyoruz. Saf maddelere örnek olarak; Altın, gümüş, su, demir gibi yapıları örnek verebiliriz. Mesela altının yapısında sadece altın atomları bulunurken, suyun yapısında da sadece su molekülleri bulunmaktadır. Bu saf maddelerden bazıları tek çeşit atomdan meydana gelirken bazıları da birden fazla atomun kendi aralarında bağ yapmasıyla oluşabilir ve bu yapılar içerdikleri atom çeşidine göre Bileşik veya Element olarak adlandırılırlar.

Element
Tek çeşit atomdan meydana gelen yapılardır. Demir (Fe), Altın (Au), Karbon (C), Hidrojen (H) ve Oksijen (O) gibi maddeler tek çeşit atomdan oluştuğu için element sınıfına girmektedirler.
Elementler sembollerle ifade edilirler. Bunun nedeni ise tüm dillerde ortak bir sembol oluşturmak böylece iletişimi kolaylaştırmaktır. Aşağıda periyodik tablodaki ilk 18 element ile günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız bazı element sembolleri ve bu elementlerin kullanım alanı verilmiştir.
Sık Karşılaştığımız Bazı Elementler ve Sembolleri
Sembolü | Adı | Kullanıldığı yerler |
---|---|---|
1H | Hidrojen | İlk yaratılan elementlerden biridir. Kainatta en fazla oranda Hidrojen bulunur. Suyun yapısında, canlıların yapıtaşlarında ve yıldızların yapılarında yer alır. |
2He | Helyum | Güneş gibi yıldızların yapısında bulunur. Bu yıldızlarda hidrojen helyuma dönüştürülerek büyük bir enerji elde edilir. Ayrıca uçan balonlarda ve zeplinlerde de helyum gazı vardır. |
3Li | Lityum | Telefon, bilgisayar gibi cihazların bataryalarında sıkça kullanılır |
4Be | Berilyum | Nükleer reaktörlerde, uzay sanayisinde kullanılmaktadır |
5B | Bor | Dünya rezervinin büyük çoğunluğu ülkemizde bulunur. Temizlikten yakıta kadar çok geniş kullanım alanı vardır |
6C | Karbon | Canlıların yapı taşlarından biridir. Yiyeceklerin yapısında, kömürde bulunur. Fotosentez sonucunda besine dönüştürülür. |
7N | Azot | Atmosferin %78’ini meydana getirir. Protein gibi canlılar için önemli bileşiklerin yapısında yer alır. |
8O | Oksijen | Atmosferin %21’i oksijenden meydana gelmiştir. Solunum başta olmak üzere yanma reaksiyonları gibi önemli olaylarda görev almaktadır. |
9F | Flor | Diş macununun yapısında bulunur. İçme sularının dezenfekte edilmesinde de Flor kullanılır |
10Ne | Neon | Işıklı tabelalarda bulunur ayrıca soğutucu olarak da kullanılır |
11Na | Sodyum | Yemek tuzunu meydana getiren iki elementten biridir. Çamaşır suyunun yapısında da bulunur |
12Mg | Magnezyum | Pil yapımında kullanılan bir elementtir ayrıca canlılar için gerekli bir mineraldir |
13Al | Alüminyum | Hafif olması nedeniyle otomobil, uçak gibi araçların yapımında kullanılır |
14Si | Silisyum | Yer kürenin yaklaşık 1/4’ünü silisyum içerek bileşikler oluşturur. Elektronik sanayide ve cam üretiminde kullanılmaktadır |
15P | Fosfor | Oksijen ile temas ettiğinde parlama özelliğine sahip olan fosfor canlıların DNA’sında bulunur |
16S | Kükürt | Kolay alev alabilen bir elementtir. Kibrit tutuşturulduğunda burnumuza gelen koku kükürt kokusudur. Ayrıca bitkilerin hastalanmasına karşı koruyucu olarak da kullanılmaktadır. |
17Cl | Klor | Suyun dezenfekte edilmesinde kullanılır. Yemek tuzunu meydana getiren diğer element klordur |
18Ar | Argon | Neon gibi ışıklandırmada kullanılan bir gazdır |
Fe | Demir | İnsanların birçok çalışması demire bağlıdır. Sanayiden inşaat işlerine kadar çok geniş bir yelpazede kullanılır |
Zn | Çinko | Döküm kalıplarının yapımında, kaplamada ve korozyona karşı koruyucu malzeme olarak kullanılmaktadır |
Sn | Kalay | “Düriye’min güğümleri kalaylı” şarkı sözünü duymuşsunuzdur. Kalay, kararan tencere, güğüm gibi ev eşyalarının parlatılmasında kullanılır ayrıca lehimin yapısında da bulunan kalay, bakır ile beraber tunç alaşımı yapısına da katılır. |
Pb | Kurşun | Dayanıklı bir metal olduğu için diğer metallerin korunması amacıyla kaplamada kullanılır. Örneğin camilerin kubbeleri genellikle kurşun kaplama malzemelerden üretilerek daha uzun ömürlü olmaları hedeflenir.Radyasyon geçirgenliği çok az olduğundan radyasyona karşı koruyucu olarak da kullanılır. Önceleri patlama önleyici olarak benzine katılırdı. Bu tür yakıtlara kurşunlu benzin adı verilir fakat kurşunun çevreye verdiği zararlardan dolayı günümüzde daha çok kurşunsuz benzin kullanılmaktadır. |
Au | Altın | Değerli bir madendir. Süs eşyası veya takı olarak kullanılmaktadır |
Ag | Gümüş | Altın gibi değerli bir elementtir genellikle takı olarak kullanılmaktadır |
Hg | Cıva | Daha önceleri termometrelerde kullanılıyordu ayrıca barometrenin yapısında da kullanılmaktadır. Oda sıcaklığında sıvı halde bulunan bir metaldir |
Cu | Bakır | Elektronik aletlerde çok kullanılır daha önceleri tencere veya kap olarak da kullanılmaktaydı |
Ni | Nikel | Metal paranın yapımında ve otomotiv sektöründe kullanılan bir metaldir |
I | İyot | Sağlık açısından gerekli bir elementtir. Eksikliğinde guatr hastalığına neden olmaktadır |
Bileşikler
Birden çok çeşit atomun aralarında bağ yaparak oluşturdukları yapılardır. Su (H2O), karbondioksit (CO2) ve nitrik asit (HNO3) gibi maddeler bileşiktir ve bileşikler formüllerle gösterilirler.
Doğada maddeler daha çok bileşikler halinde bulunurlar bir çoğunu yakından bildiğimiz bu bileşiklerden bazıları şunlardır;
- H2O (Su) : En iyi bildiğimiz bileşik budur. Canlıların ve dünyamızın %75’ini oluşturan vazgeçilmez bir bileşiktir.
- HCl (Tuz ruhu, mide asidi): Kireç sökücü olarak evlerimizde, besinlerin sindirilmesi amacıyla midemizde ve araştırmalarda kullanılmak amacıyla laboratuvarlarda bulunur.
- H2SO4 (Zaç yağı, sülfürik asit): Sanayide ve laboratuvarlarda sıkça kullanılan bir asittir. Akülerde kullanılan asit sülfürik asittir.
- HNO3 (Kezzap, Nitrik asit): Boya endüstrisinde, metallerin saflaştırılması veya gübre yapımında kullanılan güçlü bir asittir.
- NH3 (Amonyak): Gübre üretiminde, boya endüstrisinde kullanılır.
- NaCl (Yemek tuzu): Yemek tuzu olarak kullanılmaktadır.